-
1 tek bir konuyu inceleyen yazı
n. monograph -
2 açıklama
1. إعلان [إِعْلان]Anlamı: bir konuyu izah etme2. إفادة [إِفَادَة]Anlamı: bir konuyu izah etme3. تصريح [تَصْرِيح]Anlamı: bir konuyu izah etme4. تقرير [تَقْرِير]Anlamı: bir konuyu izah etme -
3 değinmek
1. ألمح [أَلْمَحَ]2. أومأ [أَوْمَأَ]3. شور [شَوَّرَ]4. لمح [لَمَّحَ] -
4 meclis
1. مجلس [مَجْلِس]2. محتفل [مُحْتَفَل]3. محفل [مَحْفِل]4. ندوة [نَدْوَة] -
5 irdelemek
1. استقصى [اِسْتَقْصَى]2. دقق [دَقَّقَ]3. ضبط [ضَبَطَ] -
6 ضبط
Iضَبَطَ1. sistemleştirmekAnlamı: sistemli duruma getirmek2. aramakAnlamı: araştırmak, yoklamak3. zaptetmekAnlamı: zorla almak4. incelemekAnlamı: bir işi ayrıntılarıyla öğrenmeye çalışmak, tetkik5. irdelemek6. tertiplemekAnlamı: düzenlemek7. düzeltmekAnlamı: düzgün duruma getirmek8. düzmek9. düzenlemekAnlamı: düzgün duruma getirilmekIIضَبْط1. zaptAnlamı: zor kullanarak ele geçirme2. zor alımAnlamı: işlenen bir suç karşılığı olarak suçlunun malının bütünü veya bir bölümü üstündeki mülkiyetine son verilmesi ve devredilmesi, müsadere3. müsadere -
7 إعلان
إِعْلان1. emisyonAnlamı: yayma, neşretme2. belâgatAnlamı: iyi konuşma yeteneği, söz sanatlarını inceleyen bilgi dalı3. manifestoAnlamı: bildiri4. enformasyonAnlamı: haber alma, danışma5. beyanAnlamı: söyleme, bildirme6. ilâncılık7. propaganda8. yayınAnlamı: basılıp dağıtılan veya radyo televizyon ile halka sunulan şey, neşriyat9. açıklamaAnlamı: bir konuyu izah etme10. afiş11. anonsAnlamı: duyuru, duyurma12. demeç -
8 استقصى
اِسْتَقْصَى1. incelemekAnlamı: bir işi ayrıntılarıyla öğrenmeye çalışmak, tetkik2. kovuşturmakAnlamı: takip etmek3. irdelemek4. araştırmak5. aramak -
9 konu
konu s1) Gegenstand m2) Thema nt\konu parayla ilgili es geht ums Geld\konudan ayrılmak vom Thema abschweifen\konuyu değiştirmek das Thema wechselnbir \konuyu işlemek [o ele almak] ein Thema behandeln -
10 إفادة
إِفَادَة1. ifadeAnlamı: anlatım2. faydaAnlamı: yarar, kâr3. maslahatAnlamı: iş, önemli iş, mesele4. menfaatAnlamı: yarar, çıkar5. kanıt6. beyanAnlamı: söyleme, bildirme7. çıkar8. avantajAnlamı: üstünlük sağlayan şey, yarar, kâr9. açıklamaAnlamı: bir konuyu izah etme10. demeç11. deklârasyonAnlamı: bildirme, duyurma, ilân etme -
11 تصريح
تَصْرِيح1. lisans2. beyanatAnlamı: demeç, bildiri3. tebligatAnlamı: bildirim4. beyanAnlamı: söyleme, bildirme5. açıklamaAnlamı: bir konuyu izah etme6. deklârasyonAnlamı: bildirme, duyurma, ilân etme7. demeç8. bülten -
12 traiter
Iv t1 se comporter avec -e karşı.. davranmak2 insulter -e kötü şeyler söylemek3 négocier görüşüp anlaşmak4 tedavi etmek5 étudier ele almak6 transformer işlemekIIv i1 concerner -i ele almak2 négocier iş görüşmek -
13 تقرير
تَقْرِير1. beyanatAnlamı: demeç, bildiri2. beyanAnlamı: söyleme, bildirme3. açıklamaAnlamı: bir konuyu izah etme4. bülten5. deklârasyonAnlamı: bildirme, duyurma, ilân etme6. demeç -
14 ندوة
نَدْوَة1. sempozyum2. kolokyumAnlamı: bilimsel bir sorunu incelemek veya siyasî, ekonomik vb. sorunları tartışmak için yapılan akademik toplantı3. meclis4. konseyAnlamı: birkaç kimseden oluşmuş topluluk -
15 discuter
-
16 işlemek
I vt1) verarbeiten2) bearbeitenhata \işlemek einen Fehler begehenzina \işlemek Ehebruch begehen, die Ehe brechen4) bir konuyu \işlemek ein Thema behandeln [o abhandeln]5) inform bearbeitenII vi1) funktionieren, gehen; ( motor) laufenbunun nasıl işlediğini sana göstereyim ich zeige dir, wie das geht2) dringen (-e in); ( nüfuz etmek) durchdringenyüreğime işledi ( fig) es dringt mir durchs Herzbirinin bir şey ciğerine \işlemek jdm etw nahegehen3) ( gidip gelmek) verkehren -
17 Thema
konu mevzu; mus tema; ( Angelegenheit) mesele;ein \Thema behandeln bir konuyu işlemek [o ele almak];vom \Thema abschweifen konudan ayrılmak;beim \Thema bleiben konudan ayrılmamak;das \Thema ist für mich erledigt bu mesele benim için kapandı;das ist ( doch) kein \Thema! ( fam) ( spielt keine Rolle) bunun bir önemi yok (ki) !; ( steht nicht zur Debatte) söz konusu bu değil (ki) ! -
18 تفكر
Iتَفَكَّرَ1. demekAnlamı: düşünmek, oranlamak, ummak, istemek2. öngörmekAnlamı: ilerisi için kararlaştırmak3. uslamlamakAnlamı: usa vurmak4. usa vurmak5. düşünmekIIتَفَكُّر1. düşünAnlamı: fikir, ide2. tefekkürAnlamı: düşünme3. düşünüşAnlamı: düşünmek işi veya biçimi -
19 دقق
دَقَّقَ1. incelemekAnlamı: bir işi ayrıntılarıyla öğrenmeye çalışmak, tetkik2. irdelemek -
20 لمح
IلَمَحَgörmekIIلَمَّحَ1. dokunmakAnlamı: ilişkin, ilgili olmak, değinmek2. imlemekAnlamı: dolayısıyla anlatmak3. değinmek
См. также в других словарях:
masaya yatırmak — (bir şeyi) bir konuyu, olayı enine boyuna araştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
örnek vermek — bir konuyu daha ayrıntılı bir biçimde anlatabilmek için örneklendirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
davasını gütmek — (bir şeyin) sürekli olarak bir konuyu savunmak veya gündemde tutmak Bütün edebiyatım, Tanin gazetesinin cumartesi sayılarında garpçılık davasını gütmekle geçiyor. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
parmağına dolamak — bir konuyu, bir kimseyi ele alıp sürekli uğraşmak, diline dolamak Çarşının alaycıları, gevezeleri ... Halil in yüreğinin yandığını anlayınca onu parmaklarına doladılar, ateşini körüklemeye başladılar. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayrıntılara inmek — bir konuyu en küçük noktasına kadar inceleyip araştırmak Ne var ki genelleyici bakış açısı, bizi bazen yararlı ayrıntılara inmekten ister istemez alıkoyuyor. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
projeksiyon tutmak — bir konuyu aydınlatmak, açıklığa kavuşturmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaleme almak — bir konuyu yazı durumuna getirmek, yazıyla anlatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
meclis — is., Ar. meclis 1) Bir konuyu konuşmak veya görüşmek için yapılan toplantı 2) Bu toplantının yapıldığı yer, şûra 3) Bir konuyu konuşmak veya görüşmek için bir araya gelmiş kimseler topluluğu Yemekten sonra meclis gruplara ayrılmıştı. P. Safa 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dökmek — i, er 1) Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek. S. F. Abasıyanık 2) Belli bir yere boşaltmak Sigara tablasını dökmek. 3) Akıtmak, düşürmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
okumak — i 1) Yazıya geçirilmiş bir metne bakarak bunu sessizce çözümleyip anlamak veya aynı zamanda seslere çevirmek Bana umutsuz bir sesle son raporları okudu. F. R. Atay 2) nsz Yazılmış bir metnin iletmek istediği şeyleri öğrenmek Gazete bile okumak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz — is. 1) Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil 2) Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük 3) Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi Yer yer… … Çağatay Osmanlı Sözlük